Translate

26 Aralık 2014 Cuma

Beyaz Geceler



Dostoyevski yalnızlığın kucağındaki bir yabancıyı bizimle tanıştırıyor. Kendisi onu hayalperest olarak tanımlıyor. Yalnızlık olumsuz bir kavram gibi gözükse de terk edilme ihtimalin olmadığı için kayıpsız bir hayat sürmek bana olumlu gözüküyor. 

Ne kadar yalnız olursanız olun hayatınızın bir bölümünde birileri misafir olabiliyor. Yüz yılda yalnız olsanız bir muhabbet sizi yalnızlığa yabancı kılabiliyor. Fakat bir gün bu misafirler sizden bir şeyler alıp hayatınızdan çıkabiliyor. Elbet size onlarda bir şeyler katmıştır fakat karşınıza bakmak üstünüze bakmaktan daha kolay değil midir? Beyaz gecelerin altında bakışmak güzel bir anı olarak kalacaktır, tekrar kendi dünyasına geri dönmenin zorluğu karşılar bizi. Devamlı aklınızda olan bir kişi, kalbinize de kök salmışsa onu çıkartmanın verdiği acı uzun sürecektir. 

En acı vereni ise başkasının hayatının yaması olmanızdır. Küçük bir çocuğun oynadığı oyuncaktan daha iyi bir oyuncak gördüğünde ona yönelmesi gibi kenara itilirsiniz. Hayalperest gibi aşık olmak zordur, asla sevginde pes etmemek. Kim bilir belki de birilerinin hayatında yama olmayız; ama sağlam kumaş olmak da zordur bu hayatta... 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder